Kalp damar hastalıkları tüm dünyada ve ülkemizde en önde gelen ölüm nedeni olmaya devam ediyor. Öyle ki Türkiye’de her yıl 200 bin kişinin ölümüne yol açıyor. Dolayısıyla kalp damar hastalıklarında erken tanı yaşamsal öneme sahip. Halk dilinde ‘anjiyo’ olarak ifade edilen ve damarlarda darlık olup olmadığının tespit edilmesi için başvurulan ‘koroner anjiyografi’ de, tanı yöntemlerinde ‘son nokta’ olarak yerini korumaya devam ediyor. Bunun nedeni ise damarların doğrudan görüntülenmesine ve ihtiyaç halinde aynı seansta tedavi için müdahaleye olanak vermesi.
Acıbadem Taksim Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Murat Turfan, koroner anjiyografinin hayat kurtaran bir tanı yöntemi olduğuna dikkati çekerek, “Üstelik günümüze dek geliştirilen teknikler sayesinde işlemler ağrısız ve acısız gerçekleştirilebiliyor. Damarların görüntüsü dakikalar, hatta saniyeler içinde alınabiliyor. Hastalar aynı gün normal yaşamlarına dönebilme şansına da sahip olabiliyorlar” diyor. Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Murat Turfan, koroner anjiyografi hakkında en sık merak edilen 8 soruyu yanıtladı; önemli bilgiler verdi!
Koroner anjiyografi nedir?
En sık uygulanan kardiyolojik tetkiklerden biri olan koroner anjiyografi; kalbi besleyen koroner damarların görüntülenmesi işlemidir. Hayatımızı tehdit eden damar tıkanıklıkları bu yöntem sayesinde tespit ediliyor. Daralmış veya tıkanmış olduğu belirlenen damarlar anjiyo sırasında balon veya stentle açılabiliyor. Bu sayede hastanın şikayetleri ortadan kalkıyor, hayat kalitesi artıyor ve ömrü uzuyor.
Hangi sorunlarda başvuruluyor?
Yapılan EKG, EKO ve efor testi gibi tanı yöntemlerinden çıkan sonuçlar olası bir damar tıkanıklığına işaret ediyorsa, koroner anjiyografi uygulanıyor. İşlem sonucunda damar tıkanıklığının olup olmadığı anjiyografi ile kesin olarak saptanıyor.
Koroner anjiyografi neden önemli?
Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Murat Turfan, kalp krizi sırasında yapılan koroner anjiyografinin ve ardından uygulanan stentin hayat kurtarıcı olduğunu belirterek, “Damar açıklığı ne kadar erken sağlanırsa, hastanın hayatta kalma şansı da o kadar artıyor. Yapılan çalışmalarda; anjiyografi sonrası uygulanan stent tedavisinin kalp krizi haricinde, yaygın damar hastalığı ya da ana damar başlangıcında lezyonların varlığı gibi bazı özel durumlarda ömrü uzatabileceği gösterilmiştir” diyor.
Kaç çeşit anjiyografi mevcut?
Günümüzde; klasik, tomografi ve MR ile çekilen anjiyografi olmak üzere 3 tip anjiyografiden faydalanılıyor. Hangi anjiyo yöntemine başvurulacağına ise hastanın yaşına, kliniğine, taşıdığı risk ve yandaş faktörlere göre karar veriliyor. Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Murat Turfan, düşük riskli olan hastalarda daha çok halk arasında ‘kansız anjiyo’ veya ‘sanal anjiyo’ olarak bilinen bilgisayarlı tomografi (BT) koroner anjiyografi yönteminin tercih edildiğini vurgulayarak, “Girişimsel bir yöntem olmaması, klasik anjiyografiye göre daha düşük risk içermesi ve seçilmiş hastalarda neredeyse klasik anjiyografi kadar net bilgi vermesi nedeniyle günümüzde bilgisayarlı tomografiyle yapılan anjiyo sayısı giderek artıyor” diyor.
Doç. Dr. Murat Turfan, “MR yöntemi de kalbin fonksiyonları ve yapısı hakkında bize net bilgi veren, bazı durumlarda altın standart olan bir yöntem. Hem kalp fonksiyonlarını hem de kalp damarlarını incelemek istediğimizde kardiyak MR ve MR anjiyografi tercih edilen yöntemdir” bilgisini veriyor.
Koroner anjiyografi nasıl uygulanıyor?
Klasik anjiyografi: Özel laboratuvar ortamında ve genellikle lokal anestezi altında gerçekleştirilen koroner anjiyografide el bileğinden ya da kasıktan damar yolu açıldıktan sonra, ince bir plastik kabloyla kalp damarlarına ulaşılıyor. Ardından görünür hale gelmeleri için damarlara ‘kontrast madde’ olarak adlandırılan özel bir ilaç enjekte ediliyor. Damarlar farklı açılardan görüntülenerek, tıkanıklık olup olmadığı belirleniyor. Hasta kasıktan yapılan anjiyografilerde en fazla 6 saat, bilekten yapılan işlemlerde en fazla 3 saat, stent ya da balon uygulandığında bir gece sonra taburcu oluyor. Ancak işlemle ilgili olağan dışı bir durum olursa, bu süre uzayabiliyor. Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Murat Turfan, son yıllarda el bileğinden anjiyonun daha çok uygulanmaya başlandığına dikkat çekerek, “Bunun nedeni ise daha az komplikasyon riski, daha konforlu işlem ve işlem sonrasında hastanın normal yaşantısını daha az etkilemesidir” diyor.
Koroner BT anjiyografi: Koroner (bilgisayarlı tomografi) anfiyografi; kalbimize kan sağlayan damarları görüntüleyen bir tomografidir. Bu yöntemde kalbin ve kan damarlarının görüntülerini sağlamak için güçlü bir x ışını kullanılıyor. Öncelikle ele veya kola damar yolu yerleştiriliyor. Hastanın BT cihazının içine uzanması isteniyor. Ardından damarlar 5 saniye kadar kısa bir süre içinde görüntüleniyor. Tüm işlemlerin tamamlanması ise biraz daha uzun sürüyor.
İşlem sonrasında nelere dikkat etmek gerekiyor?
Klasik koroner anjiyografinin yapıldığı gün, kontrast maddenin vücuttan atılması için bol bol su içmek ve istirahat etmek gerekiyor. Özellikle kasık bölgesi kullanılan hastalar başta olmak üzere, 24 saat araç kullanılmaması önem taşıyor. Kasıktan yapılan anjiyolarda, kasıktaki kılıf çekildikten sonra 6 saat boyunca kum torbasıyla baskı uygulanıyor, bu süre içinde bacağın oynatılmaması isteniyor. Bilekten yapılan işlemlerde de 2 gün boyunca ağır kaldırmamalı ve spor yapılmamalı. BT anjiyografide ise herhangi bir tomografi tetkikinden farklı işlem yapılmadığı için inceleme sonrasında hemen normal hayata dönebilen hastanın sadece bolca su içmesi yeterli geliyor.
Koroner anjiyografi riskli bir yöntem mi?
Kalp ve kan damarları üzerinde yapılan çoğu prosedürde olduğu gibi, koroner anjiyoda da X ışınlarından radyasyona maruz kalınıyor. Ancak ciddi komplikasyonlar tüm anjiyografi yöntemlerinde çok nadir durumlarda gelişiyor.
Hangi yöntem, hangi hastaya uygulanabiliyor?
Klasik koroner anjiyografi her hastada uygulanabilen bir yöntem. BT koroner anjiyografi yöntemi klasik anjiyografiye nazaran daha hızlı sürede tamamlanıyor. Ayrıca invaziv değil, sadece damar yolu açılması yeterli oluyor ve görece komplikasyon riski de daha düşük düzeyde. “Ancak bu avantajlar, yöntemin herkes için uygulanabileceği anlamına gelmiyor” uyarısında bulunan Doç. Dr. Murat Turfan, şöyle devam ediyor: “Bilinen koroner arter hastalığı, özellikle de stent tedavisi olan hastalarda, özel durumlar haricinde, bu yönteme başvurulmuyor. Uygun olan hasta grubu; koroner arter hastalığı için yüksek riskli olmayan, morbit obez ve aritmi gibi çekim kalitesini engelleyecek durumu olmayan kişilerdir. BT anjiyografi yöntemini daha çok düşük riskli olan hastalarda tercih ediyoruz”